Skip to main content

Bir oyma sanatçısı olduğunuzu düşünün; sesleriniz önünüzdeki tahta, ekolayzır plugininiz ise bu tahtayı oymak ve istediğiniz şekle getirmek için kullandığınız bıçağınız. Daha temiz bir ses elde etmek için frekansları temizler veya kısarız. Eğer bir enstrüman kaydettiyseniz ya da elinizde bir sample varsa, istenmeyen bas frekanslarını temizledikten sonra, istemediğiniz mid ve tiz frekanslarını daha kaliteli bir ses elde etmek için kısarsınız. Bazen bu tekniği, aynı frekansta ses veren iki enstrümanı birbirine yapboz parçaları gibi oturtmak için de kullanabilirsiniz; ancak bu konuya başka bir başlık altında değineceğiz. Şimdi, dikkat etmeniz gereken noktalara bakalım.

Sesinizi daha iyi hale getirmek için — burada “daha iyi” derken, daha temiz bir sesten bahsediyoruz — istemediğiniz frekansları 1 veya 2 dB azaltın. Eğer daha fazla kısma ihtiyacı olduğunu düşünüyorsanız, bunu 6 dB’ye kadar çıkarabilirsiniz. Ancak, 6 dB’den daha fazla kısmanızı önermiyoruz, çünkü enstrümanlarınızın veya vokallerinizin doğal sesini bozabilir ve daha robotik bir ses elde edebilirsiniz.

Bizim akademi olarak önerimiz, frekans kısma tekniğini bir enstrüman veya vokale en fazla 2 noktada uygulamanızdır. Evet, şu an büyük ihtimalle internette gördüğünüz EQ pluginlerinin karmaşık görüntüleri aklınıza geliyordur. Hani şu küçük ekranda 5 tane azaltma noktası, 6-7 tane ise artırma noktası olan görüntüler. Bunlar gerçeği yansıtmayan ve abartılmış görüntülerdir. Eğer 2’den fazla noktada kesme yaparsanız, bu enstrümanınızın sesinin zayıf hale gelmesine ve doğal sesinden uzaklaşmasına sebep olabilir.

Bu noktada ya da noktalarda seslerinizi azaltırken ekrana değil, kulaklarınıza odaklanın. Eğer 2 dB’nin yeterli olduğunu ve daha fazlasının bir fark yaratmadığını düşünüyorsanız, kısma işlemini 2 dB’de bırakın. Kısma işlemine devam ederseniz büyük ihtimalle elde edeceğiniz ses iyileşmek yerine kötüleşecektir. Bu yüzden, kulaklarınıza güvenin.

Sesi nasıl temizleyeceğimizden bahsettiğimize göre, artık istediğimiz frekansları nasıl doğru bir şekilde artıracağımızdan ve dikkat etmemiz gereken noktalardan bahsedelim. Biz ses mühendisleri, frekansları daha iyi duymak için değil, onlara renk ve karakter katmak için artırırız. Bunu yaparken sesin doğallığını bozmamak adına, artırdığınız noktayı ince bir tepecik yerine, daha geniş ve yayvan bir tepecik ile artırmayı tercih ederiz. Şimdi size durumu kavramanız için bir örnek verelim: Kuş sesinden yola çıkalım. Eğer bir kuş sesi sample’ını DAW’ınıza aktarıp sadece 5 kHz civarındaki frekansları ince bir tepecikle 6 dB artırırsanız, kulaklarınız geri kalan bütün sesleri daha az, artırdığınız frekansları ise daha fazla duyar. Bu da beyninizin bu seste bir gariplik olduğunu ve doğal olmadığını düşünmesine neden olur.

Artırma tekniğini uygularken aklınızda bulundurmanız gereken bir başka nokta, bu işlemi yaptığınızda gain staging kısmında belirlediğiniz dengelerin otomatik olarak bozulmasıdır. Mix’inizin en başında gain ayarınızı mükemmel bir şekilde ayarlamıştınız; ancak şimdi parçanızın içindeki kuş sesinin belli frekanslarını 6 dB artırdınız. Bu yüzden, kuş sesi artık master kanalınıza birkaç dB daha yüksek olarak gidecek ve şarkınızdaki dengeleri değiştirecektir. Bu nedenle, artırma tekniğini uygularken gain ayarlarınızdaki dengeyi bozmamaya dikkat edin. Önerimiz, bir sesi en fazla 5 dB artırmanızdır. 5 dB’den daha yüksek rakamlar, şarkınızdaki dengeleri bozmaya başlayabilir.

Her ne kadar karmaşık görünseler de kullanımı çok basit olan analog plugin’leri öğrenmek sizin avantajınıza olacaktır. Sadece düğmeleri çevirerek artırmak istediğiniz frekansı belirleyin ve dilediğiniz dB miktarını ayarlayın. Analog plugin’lerin çoğu, gerçek analog cihazların dijital replikalarıdır ve bu cihazlar, seslere kendi karakteristik özelliklerini ekler. Kimisi frekanslarınızı sıcaklaştırır, kimisi daha doğal hale getirir. Bu yüzden, kendinize sesini ve karakteristik özelliklerini beğendiğiniz bir analog ekolayzır plugin’i edinin. Analog EQ’lara ilk başta alışamamanız normaldir. Zaman geçirmeye ve onlarla çalışmaya devam edin. Eğer hangi frekansı artırmanız gerektiğini kestiremiyorsanız, bir sonraki başlıklarda bahsedeceğimiz spektrum analizörü olan SPAN’ı kullanarak buna karar verebilirsiniz. İlk olarak SPAN’ı kanala yükleyin ve hangi frekansı artırmanız gerektiğini tespit edin. Daha sonra bu frekansları analog ekolayzır plugin’inizde ayarlayın ve dikkatlice dinleyerek frekansları yavaş yavaş artırmaya başlayın.

Bas veya mid frekanslar parçanızda bir karmaşa mı yaratıyor? Çözümünüz çok basit: belirlediğiniz noktanın altındaki tüm frekansları tamamen kısan bir filtre olan “high pass filtresi.” High pass filtresini Türkçeye “Yüksek Frekans İzin Filtresi” olarak çevirebiliriz; ancak kullandığınız pluginlerde bunu İngilizce çevirisiyle göreceğiniz için başlığı böyle bırakmak istedik. Bu filtreye aynı zamanda “Low Cut Filtresi” olarak da rastlayabilirsiniz. Kafanız karışmasın, ikisi de aynı filtre.

Emin olun, yazımızın bu bölümü müziğinizin kalitesini baştan aşağıya değiştirecek. Projeleriniz artık dinleyicilere ve size daha kaliteli ve temiz gelecektir. Peki, bu yüksek frekans filtresini nerede kullanıyoruz? Neredeyse her kanalda! Temiz ve kaliteli bir mix elde etmek istiyorsanız, kullandığınız tüm seslere ve sample’lara bu filtreyi uygulamalı ve istemediğiniz frekansları şarkınızdan çıkarmalısınız. Bu sayede, bas frekansı olmaması gereken hi-hat ve perküsyon gibi elementlerin frekanslarını temizleyerek ana bas ve sub-bas frekanslarının önünü açmış olacaksınız.

Burada dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, frekanslarınızın anahtar notasıdır. Örneğin, projenizde bir piyano sample’ı varsa ve onun anahtar notasını biliyorsanız, bir sonraki başlıklarda değineceğimiz nota frekans skalasından anahtar notasının frekansını bulun ve o frekansın altındaki frekansları temizleyin. Aynı şekilde, vokalinizin istenmeyen bas ve sub-bas frekanslarını da kapatabilirsiniz. Bu kestiğiniz frekanslar, parçanızın bulanık bir sese sahip olmasına yol açar; tabii eğer bu frekansları kesmenin özel bir nedeni yoksa, o ayrı. Bu örnekte yaptığımız gibi, parçanızdaki tüm seslere bu filtreyi uygulayın ve gereksiz düşük frekanslardan kurtulun. Eminiz ki dinleyicileriniz size teşekkür edecektir!

 

Not: Bunu herhangi bir kanala uygularken lütfen dikkatli olun. Eğer bu filtreyi uygularken aşırıya kaçarsanız, parçanızı daha iyi yapmaya çalışırken içerisindeki canlılığı alıp, genel anlamda daha robotikleşmiş sesler elde edebilirsiniz.

 

Şimdi gelelim klasik davul çantamızın içerisinde bulunan bir başka davul elementine: snare. Mükemmel snare sesi şarkıdan şarkıya değişse de, sizlere genel olarak snare’lerinizi iyileştirmeye yönelik birkaç ipucu verebiliriz. Öncelikle, snare, kick ve bas gibi genellikle mono tutmamız gereken bir elementtir. İşte bu yüzden, snare’i nasıl daha iyi duyulabilir hale getirebileceğimizi anlatacağız.

Bir drum tuner plugini ile snare’imizin notasını, şarkımızın anahtar notasıyla aynı yapmalıyız ki melodi ve vokal ile uyum içerisinde olsun. Kilit nokta ise, Mid/Side EQ plugini kullanarak (Mono ve Stereo Kombinasyonu başlığı altında bu konuyla ilgili detaylı bilgiyi öğreneceksiniz) snare’in frekanslarının bir kısmını monoda, bir kısmını da stereoda tutmaktır. Peki bunu nasıl ve neden yapacağız?

İlk olarak, anahtarını şarkımıza uyarladığımız snare sample’ının nota frekans çizelgesinden frekansını bulmalıyız. Diyelim ki bu frekansın 320 Hz olduğunu öğrendik. Şimdi de Mid/Side EQ plugini ile 330 Hz altındaki tüm frekansları mono, üzerindeki tüm frekansları da stereo yapalım. Bu sayede, snare’in tüm frekanslarını mono yapmayacak ve onu kick ile uyum içerisinde çalıştıracağız. Ayrıca, snare’imizin mid ve tiz frekanslarının stereo olması sayesinde, snare daha duyulur ve ferah bir hale gelecek. Bu aşamayı tamamladıktan sonra ise bu sample’ı şekillendirmeye başlayabiliriz.

İlk önce, istemediğiniz, kick ve bass line ile çakışan sub-bas frekanslarını kısın. Daha sonra, mid ve tiz frekanslarında istemediğiniz bir cızırtı veya gürültü var mı diye iyice dinleyin. Eğer tespit ederseniz, bu frekansları EQ plugininiz ile kısın. Eğer snare’inizin gövdesi duyulmaz halde ise, kanala distortion ekleyebilirsiniz. Gövdesi duyuluyorsa ancak tiz frekansları vokal ve melodinin altında boğuluyorsa, bu frekansları birkaç dB artırın. Son olarak, saturasyon plugini ekleyerek sample’ınızı şarkının içine yerleştirin.

 

Not: Distortion ve frekans artırmayı fazla kaçırırsanız, temiz bir ses yerine kulağı tırmalayan bir ses elde edersiniz. Tabii ki, eğer bir trap projesi üzerinde çalışıyorsanız bu sizin için bir sorun olmayabilir.

 

Biliyoruz ki, hepimiz davullarımızı seçerken onlarca sample arasından kendi zevkimize ve projemize göre en iyi olanları bulmaya çalışıyoruz. Sorun şu ki, bazı sample’ların isimlerinde halihazırda hangi notada olduğu yazarken, bazılarında hiçbir bilgi bulunmuyor. Kimi zaman beğendiğimiz bir davul elementi belirsiz bir notada olabiliyor ve sonradan projemizi temiz bir kulakla dinlediğimizde davullarımızın birbiriyle pek de uyuşmadığını fark ediyoruz. Bunun sebebi, davullarımızın projemizdeki diğer elementlerle aynı anahtar notaya sahip olmamasıdır.

Bu durumu “Drum Tuner” veya “Drum Shaper” pluginleri ile çözebilirsiniz. Hangi plugini kullandığınızın pek bir önemi yok; fakat mutlaka bir drum tuner plugini edinmelisiniz. Piyasadaki pluginleri inceleyin ve arayüzünü beğendiğiniz bir plugini satın almadan önce YouTube’dan nasıl kullanıldığına dair birkaç video izleyin. Üzerine fazla kafa yormanıza gerek yok. Kullanımı size basit gelen bir plugini tercih edin veya ücretsiz bir versiyonunu bulmaya çalışın. Waves, Izotope gibi büyük plugin firmalarının websitelerine göz atabilirsiniz.

808’lerinizi de aynı şekilde şarkınızın anahtar notasına göre seçmelisiniz. Eğer yanlış sample’ı seçerseniz, 808’ler kulağa aykırı gelecektir. Bu yüzden anahtarın doğru olduğundan emin olun. Neyse ki, edindiğimiz 808 sample paketlerinin çoğu notaları üzerine yazılmış bir şekilde geliyor. Ancak, bu notalar üzerinde yazsa bile, drum tuner plugininizle anahtarlarını kontrol edip emin olmalısınız. Tüm davullarınızı olması gereken anahtarlara uyarladıktan sonra, EQ ile notaların çaldığı frekanslara hafif bir artırma yaparak onlara biraz daha ruh katabilirsiniz. Son olarak, saturasyon plugininizi de zincire ekleyerek pastanın üzerine bir kiraz kondurun.

Bir başka hedefimiz ise dinleyicinin dikkatini şarkının içinde tutmaktır. Dinleyicilerin dikkatini sürekli avucumuzun içinde tutmak için onları duygusal olarak yukarı çıkarıp, sonra aşağı indirip tekrar yukarı çıkarmak gerekir. Bu, şarkınızı daha merak uyandırıcı ve dinamik hale getirecektir. Bunu yaparken ekolayzır teknikleri büyük bir rol oynar.

Projenin breakdown ve drop kısımlarına farklı ekolayzır ayarları uygulamak, dinleyicinin dikkatini toplamanıza yetecek bir stratejidir. Bunu vokaller üzerinde değil, enstrümanlar ve davullar üzerinde kullanmanız daha iyi olacaktır. Vokallerde farklı ayarlar uygulamak, bazen dinleyiciyi fazla yorabilir.

 

Hip-Hop, Trap, LO-FI ve benzeri projeler üzerinde çalışıyorsanız, kullandığınız sample’ın tiz frekanslarını intro ve breakdown kısımlarında kısmak, drop veya nakaratta ise tüm tiz sesleri geri getirmek oldukça kullanışlı bir yöntemdir. Bu sayede mix’iniz daha ilgi çekici hale gelecek ve dinleyiciyi nakaratta bir sürprizle karşılayacaksınız. Eğer beat’iniz üzerinde rap yapan bir sanatçınız varsa, sample’ların tizlerini kısarak sanatçının vokallerine yer açmak da işinize yarayacaktır.

Kulüp parçalarında sıkça kullanılan başka bir strateji ise, build-up kısmında ekolayzır otomasyonu ile yavaş yavaş tüm bas frekanslarını 400 Hz’ye kadar kesmek, ardından drop anında bu filtreyi kaldırarak tüm bas enerjisini geri getirmektir. Bu sayede dinleyici, büyük bas frekanslarınızı adeta yüzünde bir tokat gibi hissedecektir.

Burada izlememiz gereken strateji özetle şudur: Projemizi değişik varyasyonlarla sürekli değiştirerek enerjiyi aşağı çekip sonra tekrar yukarı çıkarmak. Elektronik müzik yapıyorsanız, şarkınızda başından sonuna kadar sürekli bir kick ve bassline olmasını istemezsiniz; Hip-Hop yapıyorsanız, şarkınızın baştan sona aynı sample ile devam etmesini istemezsiniz. Öyle yapmak istiyorsanız bile, bunu her projenize uygulamamalısınız.

Yorum Yap